Doğum Hikayem "Bir Mucizeye Şahit Oldum!"


Artık yazılarımı bir "anne" olarak yazıyorum:) ve bu en uzun yazım olacak gibi görünüyor..

Öncelikle nazar boncuğumuzu unutmayalım =)
Fotoğraflara bakarken
MAŞALLAH demeyi çok görmeyelim;)



Az önce son yazımı tekrar okudum, hatta tekrar o ana dönüp aynı heyecanları hissetmeye çalıştım ama olmadı.. Doğum denilen şey öyle yoğunmuş ki, öncesindeki o bitmek bilmeyen, zor ama bir o kadar da keyifli 40 hafta artık gözümde 4 dakika gibi.. "Nasıl geçti anlamadım" bile diyebilirim neredeyse!! Neyse çok da hafife almayayım, göbeğimi ve o tekmeleri şimdiden özlemeye başladım aslında:)


Gelelim 2 hafta öncesine...



24 Kasım günü doktor randevumuz vardı.. Ben artık 40 haftamı doldurmuş, normal doğum yapabilmek için her gün yürüyüp merdiven çıkmış, hurma yiyip ahududu çayları içmiş, pilates topunun üstünden inmemiş, kısacası her şekilde kendimi doğuma tamamen hazır hissediyordum.. Hafta içerisinde de 2 kez sancılanıp hastaneye gittiğim ve doğumun başladığı söylendiği için iyice bir havalardaydım.. O gün tesadüf İnci'nin de doktor kontrolü olduğu için maaile oradaydık.. Bir tek babam iş yerindeydi, onun dışında herkes hastanede:) Abim ve yengem birazdan doğuma gireceğimi düşünse de ben yine eve gönderilip "bir hafta daha bekleyelim" denileceğini aklımdan geçiriyordum..

Derken muayene sırası bana geldi.. ve muayenede bir baktık ki bizim kızın başı tekrar kanaldan çıkmış ve kendini yukarı çekmiş! Doktorumuzun birden yüzü asıldı; onu öyle görünce benim de moralim bozulmaya başladı.. O kadar uğraşmıştım halbuki tekrar kanala girsin diye, hatta acile gittiğimde doktor "yerine gelmiş" dediğinde nasıl heyecanlanmıştım anlatamam... 

Ultrasonla bakarken; rutin muayene ardından doktorumuz tekrar boynuna bir bakalım dedi ve orada her şeyin açıklamasını gördük.. Geçen hafta incecik tek bir çizgi halinde görünen kordon, bu sefer iki kat sarılmıştı Mercanın boynuna :( Melek Hanımın yüzü daha da asıldı, ben üstümü toparlarken o içeri gidip annem ve Muratla konuşmaya başladı.. Dediklerini tam olarak anlayamasam da arada bazı kelimeleri duyuyordum: "Yatış...Zorlamak anlamsız..Kordon..Bugün mü alalım..." Duydukça endişelenmeye ve daha hızlı giyinmeye başladım..

Yanlarına gidip doktorun karşısına oturunca bir karar vermem bekleniyordu.. Doktor "Bebek kanaldan çok yukarıda, sancılara rağmen inemiyor; boynundaki kordonlar inmesine engel oluyor muhtemelen" dedi ve devam etti " Zaten 40 haftamız doldu, 1 hafta daha bekleyebiliriz ama bu sürede de aşağı inme ihtimali çok düşük, boşuna bebeği riske atmış oluruz.. Benim önerim yatışı yapalım, bugün ya da yarın siz ne zaman isterseniz alalım bebeğimizi.."

Şok içinde doktoru dinledim içimde fırtınalar kopuyor ama belli etmemeye çalışıyordum.. Sakin olmam gerek, mantıklı düşünmem gerek diye diye sakinleştirdim hep kendimi..Bir yandan da düşündüm; *Sen 40 hafta boyunca o kadar uğraştın; yürüyüşler, diyetler vs. vs. normal doğum için çabaladın.. Elinden geleni yaptın ama olmuyorsa da zorlamanın bir anlamı yok..* 

En son istediğim şey o an başıma geliyordu, sanki bir davayı kaybetmişim gibi.. Ama her şeyde bir hayır vardır diyerek doktora "bugün alalım o zaman daha fazla beklemek istemiyorum" dedim.. Epidural Sezaryen olarak konuşup yatış için evraklarımı aldım ve odadan çıktık.. Ben hala inanmıyordum.. Birden her şey kontrolümden çıkmış ve ben kendimi akışa bırakmıştım..

Dışarı çıkıp abimlere durumu anlattık, ben lavaboya gitmek için yanlarından ayrıldım.. Peşimden yengem de gelmiş.. Bana laf atmasıyla ağlamaya başlamam bir oldu tabii.. Kendimi o kadar sıkınca.. O an o kadarcık ağlamak bile bana çok iyi geldi, daha rahat hissediyordum artık.

Abimler ve annemi evdeki eşyaları hazırlayıp getirmeleri için eve yolcularken biz de Muratla işlemleri yaptırmaya gittik.. Kağıtlarımızı imzaladık, odamıza çıktık.. Hayal kırıklığı, endişe, korku, heyecan hepsi birbirine karışmış haldeydi artık bende.. Hemşire gelip hastane kıyafetlerini getirdi, giyindim.. Havamız biraz dağılsın diye fotoğraf çektik :)

Doğuma hazırım:)
Ben artık olayı tamamen kabullenmiş, birkaç saat içinde Mercan'la karşılaşacak olmanın heyecanı içindeydim:)Rutin kontroller, prosedürler, imzalar derken saat yaklaşmaya başladı..Bu arada ben hemen whatsapp üzerinden bir grup açıp herkese haber verdim tabii:) Hepimiz için meraklı bekleyiş başladı.. Göbekdaşlarım mesajlarıyla benim yanımdaydı, onların desteği bambaşka oldu benim için:) Bir yandan Murat'ın da telefonu sürekli çalıyordu.. Arayanlardan biri hem Pendik'ten hem de okuldan arkadaşımız Sercan' dı .. Gelmek için Murat'a ısrar ettiğini duymamla Sercan'ı tam doğum öncesi karşımda görmem bir oldu :D Diğer bir arkadaşımız Zeki de Murat'a destek olmak için gelmeyi çok istemiş ama çok uzaktan geleceği için sanırım Murat engel olmuş ona:) 

Yattığım yerden sürekli gözüm saatte, ne zaman alacaklar diye beklerken serumlar da 1-2-3 birbirine bağlanıyordu:) Sabah doktorda tartıldığımda 69.4 çıkan ben herhalde doğuma girene kadar 72 kilo kadar olmuşumdur :)

Saatler 16:00' ı gösterdiğinde içeri sedyeyle hemşireler geldi.. Ben hemen direnmeye başladım, yürüyerek gideyim diye:D Ama nafile..Sedyeye yattım, odadan çıktık.. Annem ve Murat da bizimle geldi.. O anki hislerimi ifade edemiyorum:) Heyecanlı ama bir o kadar da sinir olmuş haldeydim "ben hasta değilim" diye :D Hala bir direnme halinde.. Güçlü olacağım ya sürekli! :) Ama yüzüm sürekli gülüyordu, özellikle de "bekleyenler" tarafından durumun ne kadar zor olduğunu bildiğim için özellikle öyle olmaya çalıştım.. Yalandan da gülmüyordum aslında, birazdan Mercan' la kavuşacağım için çok heyecanlı ve mutluydum:)
Mercan'ı almaya gidiyoruz :)
Ameliyathaneye girerken Annem ve Murat'ı öptüm, Murat' ın telefonunu içerideki asistanlardan birine vermek için aldım.. Sanırım en zor an o son kapı kapanıp herkesi geride bırakma kısmıydı...

Ameliyathaneye girince içeriyi güzelce bir inceledim ve küçüklüğüne şaşırdım:) Gayet sıcak ve samimi bir ortam vardı.. Sıcak diyorum çünkü içerisi gerçekten her zaman bahsedilenin aksine sıcaktı.. İçeri giren herkes de aynı şeyi fark edip "Hadi şanslısın yine, burası her zaman böyle sıcak olmaz" dediler.. Demeselerdi iyiydi, benim çene bir açıldı, doğum bitene kadar susmadım :)) Anestezi uzmanından asistanına kadar herkesle tek tek muhabbet etmiş, soru sormuşumdur herhalde:) Arada da "Ay ben çok mu konuştum??" diye sormayı ihmal etmedim tabii:D Onlar da "konuş daha iyi oluyor canımız sıkılmıyor en azından" dedikçe çenem daha bir açıldı:)

Sezaryenin en korktuğum kısmı epidural uygulamasıydı..Çünkü ben hep normal doğum istiyorum diye, sezaryeni kötülemek için bir sürü şey söylemişti çevremdekiler.. Sezaryen şöyle zor, epiduralin şöyle tehlikesi var vs vs.. Bunların hepsini kafamdan atmaya çalışıp kendimi anestezi uzmanına bıraktım.. O da çok iyi biriydi, her aşamayı beni bilgilendirerek yaptı.."Sana söylemeden hiçbir şey yapmayacağım" dedi ve o cümlesi benim için yeterli oldu. Epidural uygulanıp yatağa yattığım anda "bu muydu?" demekten kendimi alamadım.. Ne gereksiz bir telaşa kapılmışım meğer...

Epidural uygulanıp perde gerildikten sonra doktorumuz Melek Hanım geldi.. Nezaketen sorduğu " Evet, nasılız?" sorusuna benim verdiğim "Napalım işte, uyuşmaya çalışıyoruz!" cevabı içeride bir kahkaha patlamasına neden oldu :D Hatta arada hatırlayıp tekrar güldüler :D

ve PERDE! 

Önüme perdeyi gerdiler ve anestezi uzmanıyla baş başa kaldım birden :) Doğum başlamıştı, biz bir yandan konuşmaya devam ediyorduk... Aradan 5 dk kadar geçti ve asistanlardan birinin "kız naaptın sen amma dolamışsın kendini" dediğini duydum... Hemen ardından doktorum açıkladı: "Hem boynuna 2 kez dolanmış, hem de kolunun altından bacağına sarmış kordonu.. Çok doğru bir karar vermişiz hemen almakla, şu an bile çok zor aldık bebeği" dedi..
Ve hemen ardından bir ses geldi, kocaman bir ciyaklama :) Derin bir şükür ve oh çekmişim.. Ardından ilk yorumum ise
"Soprano olacak herhalde!" :D Yine bir kahkaha koptu tabi..

Bu arada göbeği kesilirken "göbek adı ne olsun?" diye konuşmalar başladı:) Anestezi uzmanımız "Hep Melek oluyor, bu seferki de benim adımı alsın; Ayşe olsun" diyerek kendi adını vermek istedi.. Asistanlardan biri de kendi adını söyleyip "Merve olsun" dedi ama benim de adım olduğu için  kimse kabul etmedi.. Sonuçta yine herkesin ortak kararı ile Mercan'ın göbek adı AYŞE oldu:) Bu arada benim de göbek adım Ayşe ;) Kızımla göbek adlarımız aynı oldu..

"İyi mi?" "Boyu Kaç?" "Kaç kilo?" "Sağlıklı mı?" Ben soruları arka arkaya sıralarken hemşire Mercan'ı sarmış bana doğru getiriyormuş.. Anestezi uzmanı hemen "ay dur önce seni çekeyim" diyerek benim fotoğrafımı çekti..

Ve ilk karşılaşmamız.. Sanki yıllardır tanıyormuşum, zaten hep varmış gibi:) Bir güzel koklaştık kızımla.. Sanki kendi elimi, kolumu kokluyormuşum gibi.. Benim etim, benim tenim gibi o kadar tanıdık ki.. O anki hislerimi anlatmaya kelimeler yetmiyor.. Mucizenin ta kendisi burnumun dibine gelmiş minicik burnuyla beni kokluyordu:) "Mutluluk" kelimenin tam anlamıyla bu olmalı...


Merhaba dünya!


Mercan Kız

Kavuşma anımız

Ben böyle kızımla mutlu mesut koklaşırken yine Anestezi uzmanının "Aaa şuna bak ilk defa böyle ağlamayıp gülenini görüyorum" deyince bana iyice bir gülme geldi:) Duygusuz da değilim yani o tek 1 damla gözyaşı düştü gözümden.. İnsan mutluluktan ağlıyorsa 1 damla yeter bence :) Bu arada kızımın sarışın olması büyük ilgi gördü o an:D Bende ise biraz şok etkisi yarattı.. Hiç beklemiyordum o kadar saçlı ve röfleli sarı saçlarla doğacağını :)

Sonrasında Mercan'ı bakım için götürdüler, bense yarım saat daha dikişler için orada kaldım.. Sonradan öğrendiğime göre Mercan'ı dışarı çıkardıklarında Annem, Murat ve Sercan orada bekliyorlarmış.. Hemşire "Bebek Gökdere" deyince Murat ilk başta bir şey istiyorlar sanıp ayağa kalkmış.. Bebeği fark ettiğinde ise şokla karışık bir duygu yoğunluğu içerisinde, ağlamamak için tutmuş kendini:) Ama nereye kadar, Sercan o anı çok güzel yakalamış.. :)
Parlayan gözyaşları ile Murat :)

Mercan yukarı çıkınca annem de peşinden gitmiş, ben dikişler atılıp ameliyattan çıktığımda dışarıda beni Murat ve Sercan karşıladı:) Odamıza çıktık, yerleştik.. Odada Abim, Yengem, Annem ve Babam bekliyorlardı.. İnci ve Bora da gelmiş, meraklı ve endişeli gözlerle bana bakıyorlardı.. Ben gelene kadar onlar Mercan'ı çoktan görmüşler tabii, Bora heyecanla gelip "Senin Mercanın geldi" dedi yavrum :) İnci de görmüş, anlata anlata bitiremiyor.. Bir ara da Bora "Mercanın yanına gidicem" diye tutturunca, hemşireler bebek bakım odasına girmesine izin vermişler:D 


Sosyal Medya İnsanları :)

Benim kontrollerim, pansumanım bitince bir kapı sesi duyduk.. Gelen Mercan hanımdı:) Giyinmiş, temizlenmiş gelmiş.. İkinci bir "ilk karşılaşma" yaşadık o anda.. Kucağıma verdiler, bir daha hiç bırakmak istemedim. Emzirme vakti gelmişti.. İlk denememiz biraz zorlu geçti ama sonuç muhteşemdi! Doğum anından sonra tarif edilemez bir his daha..! Henüz süt gelmemesine rağmen, o emdiği için ben de emzirebildiğim için mutluyduk:) 


Resim yazısı ekle



O günün akşamından itibaren Mercan kızımızı merak edenler ziyarete başladılar :) Hastanede kaldığımız 2 gün boyunca da bu ziyaretler devam etti... Sağ olsunlar, dostlarımız bizi ziyaretleriyle çok mutlu ettiler:) Özellikle 40'ını çıkarmak için bizi ziyarete gelen Ayşe Nil'i görünce hem çok şaşırdık, hem de sevindik:)


Ayşe Nil ve Mercan :)


Hastanede Murat ve Annem yanımda refakatçi olarak kaldılar.. Gündüz onlar alınacaklar vs. bir sürü işle uğraşıp yoruldukları için mümkün olduğunca geceleri rahat bırakmaya çalıştım.. Zaten ikisi bir koltukta zar zor uyudular :)
İlk günden kızının altını değiştirebilen baba, candır:)
Anane ve Babası ile:)

Birlikte ilk akşamımız:)
Bense hiç uyuyamadım.. Bazen gündüz yorgun düşüp daldığım oluyordu, onun dışında inadım tuttu.. Biraz da heyecandan.. Hiç uyumadım.. 2. gün Mercan tam doymadığı için biraz daha fazla ağladı.. Süt sağmaya çalıştım, hiç gelmediğini görünce hemşireler mama takviyesi yapmaya başladılar.. Ben yine de 2 saatte bir uyandırıp emzirmeye gayret ettim..Bu arada Mercan elleri yüzünde aynı babası gibi uyuyor, uyanmak nedir bilmiyordu tabii. O kısımda biraz zorlandım:) Zamanla alıştık birbirimizin huylarına.. 


Biz yaptık, oldu :)

Çekirdek ailem 

Yengesi ve Dayısı ile Mercan:)

Anane & Anne & Kız - 3 nesil :)

Çekirdek ailemiz:)

3. günümüzde hem Mercan'ın hem de benim tüm kontrollerim iyi geçince, taburcu edildik.. Hastaneden çıkıp evimize geldik..


Paket hazır..

Ve yeni hayatımız başladı.. :) Bugün, Mercan tam 16 günlük.. Ben bunları yazmak için 2 gündür ancak fırsat yaratabildim:) Uyum sürecimiz bazen zorlayıcı olsa da, mükemmel bir şekilde devam ediyor:)


Evde ilk günümüz :)

Artık bundan sonrasında "Sarı Leblebimiz" Mercan'ın maceralarıyla devam ediyor olacağım..


Resim yazısı ekle

Bu arada benden hemen sonra Göbekdaşlarımdan;
Didem 26 Kasım'da "Beste"sini,
Katya 1 Aralık'ta  "Çınar Aren"ini,

Betül 10 Aralık'ta "Atahan"ını aldı kucağına :) Maşallah hepsi birbirinden güzeller:) Darısı diğer göbek kardeşlerimin başına...
Allah'ım herkese nasip etsin inşallah bu güzel duyguları! :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Profilo KuruMax ile Evde Meyve Kurusu Deneyimi

Ürün Denemeleri - Heyner Capsula Multifix Aero (9-36kg) Oto Koltuğu

40. Hafta - Bitmeyen Gebelik yapmışlar =)