37. ve 38. Hafta - Heyecan Dorukta :)

Son doktor kontrolümüzden sonra sürekli kendimi dinler oldum, ha geldi ha gelecek derken 1 haftayı daha geçirdik.. Keyfi yerinde sanırım bizim kız, daha gelecek gibi görünmüyor:)



Her doktor randevumuzdan sonra bizi merakla bekleyenler, arayanlar oluyor ama sonuç hep aynı:) "Biraz daha bekleyeceğiz, kızımızın keyfi yerinde.." Geçen haftaki randevumuzdan sonra da yine meraklı bakışlar arasına, abimlere gittik:) Aysu Teyzemin kızı Duygu Ablam oğlu Doruk ile İstanbul'a gelmiş, bizi de görmek istemiş.. Uzun zamandır görüşmüyorduk, bir araya gelmek iyi oldu herkes için:)



Haftalar geçtikçe benim ağrılar artmaya başladı, bununla doğru orantılı olarak sanırım huysuzluğum da arttı biraz.. Hiçbir şey yemek istemeyen, evde çok sıkılan ama dışarı çıkmak da istemeyen bir tipe dönüştüm.. Sonunda hamile olduğumu fark ettim sanırım:) Muratla da sık sık atışmaya başladık, hatta bir gün konu iyice uzayıp tartışma boyutuna bile geldi.. Konu ise ikimizin de sürekli birbirimizi düşünüp buna göre hareket etmeye çalışmamız:) Daha saçma bir sebeple kavga edemeyiz herhalde, ama ne yapalım iki Başak burcu olunca böyle oluyor:D Alışveriş merkezindeki tartışmamızın ertesi sabahı 29 Ekimde, Murat sabahın köründe evden çıktı.. Tatil günü kahvaltılık bir şeyler almaya gideceğini düşünerek çok da anlam yüklemeyip uyumaya devam ettim.. Zaten ancak sabahları uyuyabiliyorum, o yüzden de her sabah 7-8 gibi uyansam da çıkmıyorum o yataktan.. Hazır fırsatım varken:)
Önceki gece Murat seviyor diye ıspanaklı börek yapmış, sabah da annemden kahvaltı için pişirmesini rica etmiştim.. Uykumdan börek kokusuyla uyandım.. Eyvah unuttular, kesin yandı börek diyerek bir hışımla yataktan kalkıp mutfağa koştum.. Gerçekten de diğer işlere dalıp böreği bırakmışlar, ucuz atlattık :)


Resim yazısı ekle
Onlar kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken ben de Murat'ın o gün işe giderken giyeceği gömleği ütülemek için tekrar odaya döndüm.. Ütüyü yaptım, bir ara Murat odaya gelip gitti ama bu arada yatağın üzerine bıraktığı çiçeği hiç fark etmedim  :) Tam odadan çıkacakken telefonumu almak için yatağa dönünce çiçeği -geç de olsa- görebildim:D

Sonrasında da facebook'ta bir paylaşım... Meğer sabah sabah kalkıp çiçekçi aramış, o sırada motorlu bir kurye gelip o kadar kişi içinde Murat'a açık çiçekçi nerede vardır diye sormuş.. Bizimki atlamış motora, adamla birlikte Pendik'te çiçekçi aramışlar:D 





Yani bir börek bir çiçek sayesinde karşılıklı olarak konuyu kapatmış olduk yine bir şekilde:D





O gün Murat işe gitti, öğlene doğru biz de annemle çarşıda dolaşmak için evden çıktık.. Dönüşümüz neredeyse saat 7'yi buldu.. Tam yorgunluktan canım çıkmış şekilde eve gelip koltuğa oturmuşken Murat arayıp işinin bittiğini söyledi ve bir yerlere gidip otursak mı diye sordu.. Sanki az önce yorgunluktan canı çıkmış olan ben değilmişim gibi "tamam" diyerek tekrar kalkıp hazırlandım :D Kısa bir süre sonra Murat geldi ve annemle birlikte PenCR' ye gittik..




Sonraki günler tekrar aynı rutinde devam etti..Kahvaltı, kahve, akşam yemeği derken her gün sadece yürüyüş yapmak için dışarı çıktım..Bu arada sık sık ağrılarım oldu, her an doğum başladı başlayacak diye tedirgin bir şekilde gezdim:) Doğum sancısı nedir bilemediği için insan emin olamıyor bir türlü... Bir sonraki kontrolümüzü de doktor 10 gün sonraya verince, o 10 gün geçmek bitmedi bir türlü..

Herkesin benim doğumumla ilgili bir tahmini vardı, abim 29 Ekim demişti, ben cadılar bayramından dolayı kesin 31 Ekim' de gelir diyordum ama bunların hiçbiri tutmadı:) Her öğlen kahve içip fal bakarken gözüm hep sayı aradı:) En son bir falımda 7 rakamını görünce bu sefer de acaba eski patronum Emel Hanım'ın tahmini mi tutacak diye düşünmeye başladım.. Kendi doğum günü de o gün, Mercan da o gün gelecek deyip duruyordu sürekli:) Bir de tesadüfen benim randevu 7 Kasımda olunca, biz iyice alışmaya başladık bu fikre:D





Haftamız biterken yine geleneksel olarak fotoğrafımı koydum instagram ve facebook sayfama:) Bu sefer temamız Cadılar Bayramı oldu:D Baktım hafta içi herkes sürekli kabak paylaşıyor, ben de bizim kabağı paylaşayım dedim :D


37. Haftamızı da doldurduktan sonra benim ağrılar arttıkça daha çok yürüyüş yapmaya çalıştım.. Gündüzleri annemle çarşıda gezdik, akşamları da Murat'ın Pendorya'da ders verdiği bir kurs var, oraya gittiğinde ben de onunla gidip AVM içinde bol bol yürüdüm.. Annemle çarşıda gezerken bir gün Civil'e de uğradık, tabi oraya girince insan çıkmak bilmiyor.. Güya Didem'in kızı Ayşe Nil için hediye bakacaktım ama, yine Mercan için bir şeyler bakınırken buldum kendimi:) Bütün mağazayı uzun uzun gezdikten sonra ikisi için de birer peluş tulum beğenebildim sonunda:) Annem de hediye olarak kadife bir tulum seçti..Mercan'ın tavşan kostümü gibi olan peluş tulumuyla Ayşe Nil için olan kadife olanı kendisi aldı.. Akşam da hediyelerimizi soğutmadan misafirliğe gittik :) Evin kokusu sıcaklığı hemen bebeğe uyum sağlamıştı:) Çok tatlı görünüyorlardı maşallah anne kız:) Sıra bizde, bakalım biz nasıl olacağız:)


Resim yazısı ekle

Gündüz yürüyüşlerine devam ederken, bir gün annemle sadece markete kadar gidelim dedik.. 



Hakmar'a vardığımızda ben birden kendimi tuhaf hissetmeye başladım. Adet sancısı gibi bir ağrı bir kaç kez üst üste geldi.. Yürümeme engel olacak şekildeydi ve beni bir heyecan bastı tabii:) Zaten son birkaç gündür bebek aşağı inmiş gibi hissediyordum.. Bir de böyle ağrı gelince ne oluyor diye merak etmeye başladım:) Aceleyle alışverişimizi yapıp marketten çıktık, bu sırada birkaç kez daha bende aynı şekilde kasılmalar oldu.. Okuduğum bilgilere göre doğum sancısı dinlenince geçmezmiş, denemek için eve gidip hemen uzandım.. Biraz daha hafifledi ağrılar.. Sonrasında da düzensiz ve aynı şiddette olunca doktora gitmek istemedim.. O günü de öyle atlatmış olduk:)

Bu arada Perşembe günü ev tam bir imalathaneye döndü. Babamın en sevdiği tatlı sütlaç ve bir haftadır anneme sürekli laf söyleyip duruyordu:) Annem de o gün yengeme aldırdığı 3kg sütün tamamından sütlaç yaptı.. Yaklaşık 20 kase kadar.. Nasıl bitecek bakalım bunlar:)



Ve 7 Kasım yani randevumuzun olduğu gün geldi çattı.. O hafta her gün ağrılar çeken ben, o gün çok iyi uyandım:) Zaten hep öyle olur ya, ateşin çıkar her yerin ağrır, doktora gidince hiçbiri olmaz yalan söylüyor gibi olursun :)
Hastaneye gittik, yine ilk olarak NST'mizi çektirdik.. Hareketleri bir önceki kadar yoğun değildi ama yine formu yerindeydi Mercan Hanımın:) NST sonlarına doğru da uyuyakaldı:) Sonuç kağıdımızı alıp doktorumuza gittik, bu sefer ilk kez çatı muayenesi yapıldı, ardından ultrasonla baktık.. Bizim kız artık 3kg ve 50-51cm civarında:) Her zamanki gibi "suları yeterli görünüyor" ve hala normal doğum için bir engelimiz yok çok şükür:) Yüzünü yine göremedik, zaten en son 25. Haftada net olarak görebilmiştik, sonrasında hep sakladı yüzünü.. Nasıl bir tiple karşılaşacağımızı hiç bilmiyoruz yani:)

Ben içeride giyinirken doktor anneme "bebeğe çok kilo aldırmayın, fazla protein ağırlıklı beslenmesin" demiş... Hadi bakalım şimdiden rejim yapıyoruz kızımla:D 

Son 10 günümüz varmış, artık aşağı inmeye başlamış ve her an gelebilirmiş.. 1 hafta sonra tekrar görüşelim dedi ve hastaneden ayrıldık.. O gün herkes benim hastanede kalıp doğuracağımı bekliyordu ama yine hüsranla döndük evimize :D Hatta biz hastanedeyken yengem aramış telefon çekmiyor diye benim doğuma gittiğimi bile düşünmüşler:D



Hastane dönüşü baktık ki Mercan'ın daha gelmeye niyeti yok, yürüyüşlere devam edelim dedik.. Murat bizi Pendik Marina'da indirince annemle kendimizi oyuncakçıda bulduk:) Annem Mercan için oyuncak almak istiyordu, ben orada bir marakas seti bulup elimden bırakamayınca onu hediye olarak aldı bize:D Ama gerçekten çok tatlı bir seri yapmışlar "Cheeky Tunes" adında..Farklı müzik aletleri var. Benim aldığım Meksikalı marakaslardan sarı olan çok komik sesler çıkarıyor.. Tipi de çok komik:D Mercan doğana kadar yine ben oynayacağım galiba.. Zaten geçen hafta aldığım uyku arkadaşıyla da birlikte uyuyorum aldığımdan beri :D






Annem İnci ve Bora'ya da birer oyuncak aldıktan sonra sonra çarşıda yengem ve çocuklarla buluştuk.. Yemek yedikten sonra bir ara yengem ayakkabı bakmak için bir mağazaya girdi, ben de çocuklarla dışarıda onları bekledim.. O insanların bakışlarını hiç unutamayacağım herhalde.. Annem ve yengemin mağazadan çıkması ne kadar sürdü bilmiyorum ama bana saatler geçmiş gibi geldi:/ Özellikle de bir iki kişinin karşımıza geçip bizi izlemeye başlaması beni delirtti.. Artık ne düşünüyorlarsa.. "Biri büyümüş, biri bebek arabasında biri karnında.." :) Dışarıdan normal görünmediğimizin ben de farkındayım ama oturup izlemenin de bir anlamı yok yani..Çıkınca yengemden fotoğraf çekmesini istedim, ne kadar sıkıldığım yüz ifademe de yansımış:)






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Profilo KuruMax ile Evde Meyve Kurusu Deneyimi

Ürün Denemeleri - Heyner Capsula Multifix Aero (9-36kg) Oto Koltuğu

40. Hafta - Bitmeyen Gebelik yapmışlar =)